Ana içeriğe atla

PSİKOLOJİ VE BESLENME İLİŞKİSİ


"Ne yersen o'sun" demiş Hipokrat. Durum bu kadar iddialı mı bilemem ancak yediklerimizin fiziksel sağlığımıza olduğu gibi psikolojimize de etkileri var. Hatta vitamin eksikliği, bazı psikolojik rahatsızlıkların tetikleyicisi dahi olabiliyor.

Sağlıklı ve dengeli beslenen kişilerin daha dinç ve huzurlu olduğunu fark etmişsinizdir. Dengeli beslenme psikolojimiz açısından belirgin düzeyde olumlu etki yaratır, kaygı ve depresyon riskini azaltır. Anksiyete, alzheimer, şizofreni, dikkat eksikliği, konsantrasyon bozukluğu, uyku problemleri gibi rahatsızlıkların beslenme alışkanlığımızla anlamlı düzede ilişkisi vardır. Ayrıca probiyotik kullanmının anksiyete ve stresi azalttığı görülmüştür.

Depresyon ve çeşitli psikolojik rahatsızlığa sahip bireylerde D vitamini düzeylerinin düşük olduğu, yoğun D vitamini eksikliği olan kişilerde ise depresyonun görülme riskinin, olmayanlara oranla iki kat daha fazla olduğu gözlemlenmiş. Ayrıca bebeğin anne karnındaki ve çocukluk dönemindeki D vitamini eksikliği, otizm ve şizofreni gibi gelişimsel bozukluklarla ilişkilendirilmiştir. D vitamini yetersizliği ve postpartum yani doğum sonrası depresyon da sıklıkla karşılaştığımız bir durumdur. Güncel çalışmalar sonucunda düşük D vitamini düzeyinin depresyon, alzheimer gibi hastalıklarla ilişkili olduğu görülmüştür. Ayrıca mevsimsel depresyonu D vitamini alımının düşmesiyle ilişkilendiren bir çok çalışma mevcuttur. 6 ay gece 6 ay gündüz'ün yaşandığı kuzeydeki ülkelerde depresyon oranı oldukça fazla olmasını da D vitamini alımının düşmesi ile ilişkilendirebiliriz. Depresyon ve D vitamini eksikliği arasındaki muhtemel ilişki nedeniyle depresyon veya ilişkili psikolojik rahatsızlıklarda D vitamini düzeylerinin belirlenmesi önerilebilir. 

Depresyon ve bazı psikolojik rahatsızlıklarda, açık havada egzersiz yapmak, güneşli bir saatte yürüyüş yapmak, D vitamini bakımınadan zengin yiyecek ve içecekler tüketmek, takviye almak, tedaviyi destekeleyici olacaktır. Güneş ışığı, D vitamini eksikliği için en etkili yöntemdir. 

Folik asit ve B12 vitamini eksikliği dopamin ve serotoninin salınımını düşürerek çeşitli psikolojik rahatsızlıkları tetiklediği görülmüştür. Folik asit, Omega-3, B12, selenyum, demir, çinko gibi vitaminler ve bazı yağ asitleri alımının depresyon tedavisinde etkili olabileceğine dair çalışmalar da mevcuttur ancak bunların kullanım dozu doktor kontrolünde olmalı, bir tedavi yöntemi olarak kullanılmasından ziyde destekleyici bir yöntem olarak kullanılması daha doğrudur. 

Psikolojik rahatsızlılarının sebebini tek başına beslenme alışkanlıklarımızla açıklamak doğru olmayacaktır, ancak göz ardı edilmemesi gereken önemli bir etkisi olduğu açıktır. 



KAYNAKÇA

Atadağ Y, Aydın A, Köşker HD, Kaya D, Başak F. (2017) Vitamin B12 ve depresyon-aksiyete bozuklukları ilişkisi: Retrospektif kohort çalışma. Arch Clin Exp Med.

Bellikci Koyu E, Büyüktuncer Demirel Z. (2024). Depresyon ve D Vitamini. Bes Diy Derg. 43(2):160-5.

Ersoy, N. & Ersoy, G. (2017). D Vitamini Yetersizliği ve Depresyon: Ne Yapabiliriz?. H.Ü. Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi Cilt:4, Sayı:3

Kamarlı Altun, H., & Seremet Kürklü, N. (2017). Postpartum Depresyon ve Maternal D Vitamini Düzeyleri Arasındaki İlişki Hakkında Bir Sistematik Derleme. Gümüşhane Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi, 6(3), 164-170.



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

RÜYALAR BİZE NE ANLATIYOR?

"Günün birinde hekimlerin dikkatlerini düşlerin “psikolojisi”nin yanı sıra “psikopatolojisi”ne de yöneltmek zorunda kalacakları konusunda hiç kuşku yoktur." S. Freud Eski dönemde rüyalar büyücülük ve kehanetle ilişkilendirilir, geleceğe dair bilgiler verdiği verdiği düşünülürdü. Ancak günümüzde anlıyoruz ki rüyalarımız bize geceğe dair değil geçmişe dair bir şeyler anlatmaya çalışıyor ve psikolojik olarak anlamlandırılabilen inceleme alanları oluşturuyor. Uyku en basit haliyle kişinin geçici biliçsizlik hali olarak ifade edilebilir. Uyku halindeyken zihin kendini dış dünyaya kapatılır. Zihin uyumaz ancak uyku koşulları uyanıklık koşullarından daha farklıdır bu koşullar sonucu rüyalar oluşur. Günümüzde en kabul gören görüş bilinçdışımızda bastırılan düşüncelerin rüya yoluya ortaya çıktığıdır. Ancak her görüğümüz rüya bir anlam ifade etmeyebilir. Mesela korku filmi izleyip çok etkilendiyseniz bunu rüyanızda görebilirsiniz, burada anlamlar aramak yersiz olacaktır.  Peki rüyalar ...

OBSESİF KOMPULSİF BOZUKLUK (OKB)

"Ütünün fişini çekmiş miydim?", "Kapıyı kitledim mi?", "Ocağın altını açık mı bıraktım?" Bu tarz endişeleri yaşamayan yoktur. Obsesif kompulsif bozukluk'da bu endişeler şiddetli olarak yaşanır, OKB'nin bireyde hastalık olarak değerlendirilebilmesi için bu düşüncelerin kişin hayatını ele geçirmesi ve işlevselliğini etkilemesi gerekir. Örneğin OKB tanısı almış bir kişi dışarı çıkacağı zaman kapıyı kitlediğinden emin olamaz ve defalarca kapıyı kontrol etmek için geri döner, bu tekrar o kadar uzar ki gideceği bulaşamaya geç kalır ya da hiç gidemez. Obsesyon istenmeyen, rahatsız edici, gerçeklikten uzak düşünce ve görüntülerin kişinin zihninde tekrar etmesi ve bu düşünce veya imgelerin zihninden atamaması olarak tanımlanabilir. Bu düşüncelerden dolayı kişi suçluluk veya rahatsızlık hisseder, yoğun bir kaygı yaşar. Kompulsiyon ise bu rahatsız edici düşüncelerden kurtulmak için yapılan birtakım ritüeller yani tekrarlayıcı davranışlardır. Örneğin elinin pi...

KEDİLERİN İNSAN PSİKOLOJİSİ VE BEDEN SAĞLIĞINA ETKİSİ

Kedi şüphesiz ülkemizde en sevilen hayvanlardandır. Öyle ki yurtdışında İstanbul kedileriyle ünlüdür. Son yapılan araştırmalar sonucundaysa kedilerin anavatnının Anadolu olduğu keşfedildi. Gerek yaptıkları şirinliklerle gerek ilginç davranışlarıyla olsun insanlara kendini sevdirmeyi hatta yaşadıkları evin bir ferdi olmayı kolayca başarırlar. Bu zamana kadar kedi almayı düşünmediyseniz ya da şüpheleriniz varsa burada saydıklarımız karar vermenize destek olacaktır.  Peki kedilerin insan psikolojisi ve beden sağlığı üzerinde nasıl etkileri bulunur? Gelin biraz bunu konuşalım. Kediler bulundukları ortamdaki gerginliği alarak sıcak bir atmosfere çevirirler. sevildiğini anlayarak bu sevgiye karşılık verirler ve sahipleriyle duygusal bir bağ oluştururlar. " Benim annem/babam kedi sevmiyordu şimdi hepmizden çok seviyor" cümlesi hiç birimizin yabancı olmadığı bir cümle olsa gerek. Kedi sevmeyen insanlar kedilerle kısa bir süre vakit geçirdikten sonra onlarla duygusal bağ kurarlar. Hi...