Ana içeriğe atla

KEDİLERİN İNSAN PSİKOLOJİSİ VE BEDEN SAĞLIĞINA ETKİSİ


Kedi şüphesiz ülkemizde en sevilen hayvanlardandır. Öyle ki yurtdışında İstanbul kedileriyle ünlüdür. Son yapılan araştırmalar sonucundaysa kedilerin anavatnının Anadolu olduğu keşfedildi. Gerek yaptıkları şirinliklerle gerek ilginç davranışlarıyla olsun insanlara kendini sevdirmeyi hatta yaşadıkları evin bir ferdi olmayı kolayca başarırlar. Bu zamana kadar kedi almayı düşünmediyseniz ya da şüpheleriniz varsa burada saydıklarımız karar vermenize destek olacaktır. 

Peki kedilerin insan psikolojisi ve beden sağlığı üzerinde nasıl etkileri bulunur? Gelin biraz bunu konuşalım.

Kediler bulundukları ortamdaki gerginliği alarak sıcak bir atmosfere çevirirler. sevildiğini anlayarak bu sevgiye karşılık verirler ve sahipleriyle duygusal bir bağ oluştururlar. "Benim annem/babam kedi sevmiyordu şimdi hepmizden çok seviyor" cümlesi hiç birimizin yabancı olmadığı bir cümle olsa gerek. Kedi sevmeyen insanlar kedilerle kısa bir süre vakit geçirdikten sonra onlarla duygusal bağ kurarlar. Hiç şüphesiz bu kedilerin marifetidir, ancak bilimsel açıklamaları da vardır onlarla olan etkileşimimiz beyin kimyamızı etkiler. Kedileri bir kaç dakika okşamak bile beynimizin seratonin ve oksitosin hormonlarını salgılamasına neden olur, kan basıncımızı dengeler, kardiyovasküler hastalık risklerini azaltır, kolesterol seviyesini düşürür ve kalp krizi riskini yüzde 40 azaltır. Ayrıca kedilerin insandaki stresi azaltması sebebiyle kanser hastalarına tedavi sürecinde iyi geldiği görülmüştür. Ayrıca kedilerin mırlamasının insandaki kaygıyı ciddi düzeyde azalttığı da gözlemlenmiştir. Kediler oldukça iyi arkadaşlardır, hasta veya üzgün olduğunuz zamanlarda kedinizi yanınızda bulmanız mümkündür, uzun süre sizinle vakit geçiren kediniz ses tonunuzdan duygularınızı anlayabildiği gibi jest ve mimklerinizi de kavrayabilir. Tüm bunların yanında kediyle birlikte büyüyen çocuklarda empati yeteneğinin, sorumluluk bilincinin ve şefkat duygusunun geliştiği görülmüştür. Yapılan çalışmalar sonucunda kedi sahibi olan bireylerin IQ'ları daha yüksek çıkmış, bilişsel fonksiyonlarında artış gözlemlenmiştir.

Kedilerin, insanın ruh ve beden sağlığına etkisi belirgin düzeyde olumlu yönünde ve bu birçok araştırmayla da kanıtlanmış durumda. Ziman tarafından yapılan bir araştırma sonucunda kedi sahibi olan insanların psikolojilerinin daha iyi olduğu kanıtlandı, depresyon, ansiyete ve uyku bozuklarında azalma görüldü. Başka bir araştırmada Erenköy Ruh Hastalıkları Hastanesi'nde kedilerin yatan hastalar üzerine psikolojik etkisi incelendi. Araştırma sonucundaysa 4 kişi hariç tüm hastların kediye sevgi ve şefkatle yaklaştığı, dostça bir tutum sergilediği, oradaki diğer insanlara ilk başta göstermedikleri ilgiyi kediye gösterdikleri görüldü. Doktor veya psikologla görüşmeye gelen hastaların öncelikle kediyle iletişime geçtiği, rahat bir ortamda kendini daha da güvende hissederek doktorla iletişim kurmaya başladığı gözlemlendi. Hatta yanlarına gelmediği zamanlarda etrafta onu aradıkları görüldü ve zamanla artık hastaneden biri oldu. Hastaların korkusunu ve kaygısını azaltmıştı bazı hastalar kediyi sadece kucağına alarak okşayıp sakinleşmeyi bekliyorlardı. Hastane çalışanları servsie neşe getirdiğini ve oradaki gerginliği azalttığını gözlemlemişti.

Kedilerle ilgili en yaygın yanılgıysa kedilerin nankör ve ben merkezci olduğudur. Kediler her ne kadar gamsız ve müdanasız hayvanlar gibi görünseler de empati yetenekleri olan, hisseden ve inanlarla bağ kuran canlılıardır. Sevildiklerini hissederler. Kedilerin sizi koşulsuz yargısız sevmesi de bir başka artısıdır.

Kedilerin insan psikolojisi ve fizyolojine ektkisi yukarıda da gördüğümüz gibi saymakla bitmez. Eğer yoksa bir kedi dostunuz olmalı ve tüm bu duyguları tatmalısınız!



KAYNAKÇA

Özdemir, N., & Süslü, F. (1995). Pskiyatri Kliniğindeki Kedinin Hastalara Etkileri. Kriz Dergisi, 3(1), 65-67.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

RÜYALAR BİZE NE ANLATIYOR?

"Günün birinde hekimlerin dikkatlerini düşlerin “psikolojisi”nin yanı sıra “psikopatolojisi”ne de yöneltmek zorunda kalacakları konusunda hiç kuşku yoktur." S. Freud Eski dönemde rüyalar büyücülük ve kehanetle ilişkilendirilir, geleceğe dair bilgiler verdiği verdiği düşünülürdü. Ancak günümüzde anlıyoruz ki rüyalarımız bize geceğe dair değil geçmişe dair bir şeyler anlatmaya çalışıyor ve psikolojik olarak anlamlandırılabilen inceleme alanları oluşturuyor. Uyku en basit haliyle kişinin geçici biliçsizlik hali olarak ifade edilebilir. Uyku halindeyken zihin kendini dış dünyaya kapatılır. Zihin uyumaz ancak uyku koşulları uyanıklık koşullarından daha farklıdır bu koşullar sonucu rüyalar oluşur. Günümüzde en kabul gören görüş bilinçdışımızda bastırılan düşüncelerin rüya yoluya ortaya çıktığıdır. Ancak her görüğümüz rüya bir anlam ifade etmeyebilir. Mesela korku filmi izleyip çok etkilendiyseniz bunu rüyanızda görebilirsiniz, burada anlamlar aramak yersiz olacaktır.  Peki rüyalar ...

OBSESİF KOMPULSİF BOZUKLUK (OKB)

"Ütünün fişini çekmiş miydim?", "Kapıyı kitledim mi?", "Ocağın altını açık mı bıraktım?" Bu tarz endişeleri yaşamayan yoktur. Obsesif kompulsif bozukluk'da bu endişeler şiddetli olarak yaşanır, OKB'nin bireyde hastalık olarak değerlendirilebilmesi için bu düşüncelerin kişin hayatını ele geçirmesi ve işlevselliğini etkilemesi gerekir. Örneğin OKB tanısı almış bir kişi dışarı çıkacağı zaman kapıyı kitlediğinden emin olamaz ve defalarca kapıyı kontrol etmek için geri döner, bu tekrar o kadar uzar ki gideceği bulaşamaya geç kalır ya da hiç gidemez. Obsesyon istenmeyen, rahatsız edici, gerçeklikten uzak düşünce ve görüntülerin kişinin zihninde tekrar etmesi ve bu düşünce veya imgelerin zihninden atamaması olarak tanımlanabilir. Bu düşüncelerden dolayı kişi suçluluk veya rahatsızlık hisseder, yoğun bir kaygı yaşar. Kompulsiyon ise bu rahatsız edici düşüncelerden kurtulmak için yapılan birtakım ritüeller yani tekrarlayıcı davranışlardır. Örneğin elinin pi...